
Çalışanın mahkumiyeti üzerine kurulu bu kapitalist düzen nereye kadar sürecek bugünden bilinmez ama mevcut sistemden beslenen aktörler tarafından, bu oyun sonuna kadar maalesef korunacaktır. Onlar doğal muhafızlardır. Üstelik hakim güç oldukları içinde komuoyunu oluşturmaya, kitleleri inandırmaya sonuna kadar devam edeceklerdir.
Peki gerçekten çalışma adaletine sahip bir düzen kurulamaz mıydı? Aslında bu soru çok iyi bildiğiniz gibi yeni değil. Komünistler, sosyalistler, adil düzenciler hep aynı sorunun cevabını aramak için düşünce geliştirmişlerdi. Ama nedense sosyal adaleti referans almış ekonomik bir düzen fikri, bugünün gündeminde hiç konuşulup tartışılmıyor ve ufacık bile işgal edemiyor. Size de bu durum biraz tuhaf gelmiyor mu? Nereye gitti o büyük kitleler?! Nerede o halk yığınları!

Bencilliğimize, ötekileştirmeye, adaletsizliğimize teslimiyet! Paylaşımcılığa, insana saygıya ve başkasına yardıma ihtiyacımız varken ekonomik sistem, egoizm temelli, biresel mutluluğu öne çıkaran, diğerlerini yok etmek üzerine kurulu bir düşünce dünyasını istiyor ve besliyor. Sistemin motor dinamiğini maalesef bu insanlık dışı anlayış oluşturuyor. Yani klasik tabirle homo economicus!
Sizce, insanlığın medeniyet düzeyinin ilerlediği bu noktada, bu ilkel anlayışı bir gün aşabilecek miyiz?
Mutlu Gökdemir
0 yorum:
Yorum Gönder